29 Ekim 2018 Pazartesi

Atatürk ve Cumhuriyet







Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Uzun lafın kısası Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet ilan edilmeden önceki gün (28 Ekim 1923) "Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!" sözünü yerine getirdiği gündür.

Bugünkü yazımda Yunanistan'da bulunan Mustafa Kemal Atatürk'ün hayata gözlerini açtığı, yani kısaca doğduğu ev olarak da adlandırdığımız Atatürk Evi Müzesi'nden bahsedeceğim.

Müze Selanik kentinde Aya Dimitriya Mahallesi'nde Apostolu Pavlu caddesi üzerinde 75 numarada yer alıyor. Bitişiğinde Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu'nun yer aldığı tarihi ev, bodrumu ile beraber bir avlu içerisinde yer almaktadır.

Okul kitaplarında ve televizyonlarda gördüğümüz bu tarihi ev şu anda müze olarak turistlere kapılarını açmaktadır. Atatürk 1881 yılında bu tarihi evde dünyaya gözlerini açmıştır. Bu tarihi evden kısaca size bahsetmek istiyorum.

Selanik arşivlerinden elde edinilen bilgilere göre 1870 yılından önce Rodoslu müderris Hacı Mehmed tarafından yaptırılmış olup önce İbrahim Zühdü adlı kişiye sonrasında Selanik halkından olan Abdullah Ağa ve eşi Ümmü Gülsüm'e satılmıştır. Yine kayıtlardan elde edinilen bilgilere göre ev Mustafa Kemal Atatürk'ün babası Ali Rıza Efendi tarafından inşa ettirilmemiş, sahiplerine kiralanmıştır.

Bir süre Selanik Evkaf katipliğinde bulunan, gümürk memurluğu yapan, 1876 yılında Selanik'teki "Asakir-i  Milliye" taburunda birinci mülazım olarak görev yapan Ali Rıza Efendi daha sonra ticaret hayatına atıldı.


Ali Rıza Efendi; Selanik'in tanınmış ailelerinden olan Sarıgüllü Hacı Sofulardan Feyzullah Ağa'nın kızı Zübeyde Hanım ile 1878 yılına doğru evlenmiştir. Ali Rıza Efendi Kırmızı Hafız diye şöhret bulan babası Ahmed Efendi'nin (Subaşı) mahallesindeki evinden taşınarak şu anda müze olarak kullanılan eve taşınmıştır. O zamanlar, etrafı yüksek duvarlarla çevrili olup harem ve selamlığı olan tapu kayıtlarına göre klasik çıkartmalı bir evdi. Atatürk ise 1881 yılında bu evin ikinci katındaki sol tarafa düşen ocaklı odada dünyaya gözlerini açmıştır. Fakat Ali Rıza Efendi 1888 yılında vefat edince genç yaşında dul kalan Zübeyde Hanım oğlu Mustafa (Atatürk) kızları Naciye ve Makbule ile bu pembe evden taşınarak yanındaki daha küçük bir eve taşınmışlardır. Atatürk, babasının sağlığından dolayı kısa bir sürede devam ettiği Şemsi Efendi mahalle okuluna (mektebine) pembe evde başlamış, babası vefat ettikten sonra, önce Selanik Askeri Rüşdiyesi'ne kaydolmuşken, burdan ayrılarak 1893 yılında Selanik Askeri Rüşdiyesi'ne geçmiştir. 1896 yılında Makedonya'nın Manastır kentinde bulunan Manastır Askeri İdadisi'ne geçen Atatürk, 1899 yılında da İstanbul'daki Kara Harp Okulu'na başladıktan sonra, tatillerinde Selanik'e gelerek ailesi ve kardeşleriyle beraber bu küçük evde oturmuşlardır.

Atatürk 1902 yılında Harp Okulunu'da bitirmiş, 1905 yılı başlarında Kurmay Sınıfına başlayarak Kurmay Yüzbaşı olmuştur. Bu tarihten sonra İkinci Meşrutiyet'in ilan edildiği 1908 yılına kadar Atatürk vatan hizmetinde askerlik görevini yaparken, 1906 yılında Şam'da bir kaç fikir arkadaşıyla " Vatan ve Hürriyet" ismini  verdikleri gizli bir cemiyet kurmuştur. Bu cemiyeti Makedonya'da sahiplenmek isteyince bir ara gizlice Selanik'e giderek orada arkadaşları ile birlikte bu cemiyetin şubesini kurmuştur. İkinci Meşrutiyet ilan edilmeden önce (1907) Selanik'te görev yapan Atatürk ailesi ile beraber bu evde oturmuş, birçok siyasi toplantıyı bu evde yapmıştır. Ancak Trablusgarp ve Balkan Savaşlarının patlak vermesi nedeniyle Selanik'ten ayrılmak zorunda kalan Atatürk'ün bundan sonraki hayatı mücadelelerle doludur.

Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'da Selanik'te çok kalmamış, Balkan Savaşı'ndan sonra birçok Türk ailesi gibi kızı Makbule ile Selanik'ten ayrılmak zorunda kalmış, İstanbul'a gelerek Beşiktaş-Akaretler'de bulunan bir eve yerleşmiş, Milli Mücadele yıllarında ise Ankara'da bulunmuştur. Lakin Ankara'nın iklimi sağlığı için yetersiz olduğundan Zaferden sonra İzmir'e gönderilmiş 1923 yılında burada hayata gözlerini yummuştur. Balkan harbinden sonra, Selanik Yunanlıların elinde kalmış Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım ve ailesinin oturduğu ev Lozan Antlaşması hükümleri gerekçe gösterilerek Yunanistan Hükümeti'ne verilmiştir.

Cumhuriyet'in Onuncu yıl dönümü (29 Ekim 1933) dolayısıyla, Selanik Belediyesi, Türk-Yunan dostluğu ve Balkan Konferansının bir hatırası olarak, Atatürk'ün doğduğu evin çift kanatlı kapısının sağ köşesine mermer bir plaka yerleştirmiştir. Plakanın üzerinde Türkçe, Elence ve Fransızca olarak şu ibare yazılıdır;

 (Türk milletinin büyük müceddidi ve Balkan ittihadının müzahiri GAZİ MUSTAFA-KEMAL burada dünyaya gelmiştir. İş bu levha Türkiye Cumhuriyetinin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuştur. Selanik, 29 Birinciteşrin 1933)

4 Kasım 1933 yılında aralarında Türkiye'nin Atina Elçisi ve elçilik mensupları Makedonya Genel Valisi, Selanik Belediye Başkanının ve Yunan ileri gelenlerinin bulunduğu bir tören yapılmış ve plaka bu törende yerine konulmuştur. Selanik Belediyesi evi Yunanlı sahiplerinden alarak Atatürk'e hediye edilmesini kararlaştırmış ev ancak 19 Şubat 1937'de boşaltabilmiş ve anahtarları Selanik Konsolosluğuna teslim etmiştir.

Bu olaydan sonra, Atatürk Evi, Selanik'teki Türk Konsolosluğu'nun bakımına verilmiş ve evin zemin katında sonradan açılan dükkanlar kaldırılarak eski şekline getirilmiş, sonradan sarıya boyanan ev yine pembe renkle, boyanmış, çatısı aktarılarak onarılmıştır. 1950 yılında daha geniş çapta büyük onarım gören Atatürk Evi'nin (Atatürk Müzesi) olarak tanzimi düşünülmüş ve bu konuda Dışişleri Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı çalışmalara başlamıştır. 

Atatürk Evi'nin tanzim ve teşhiri konusunda fikirlerini almak üzere milli Eğitim Bakanlığınca bazı kişilere baş vurulmuş gerekli eşya İstanbul Dolmabahçe ve Topkapı Saraylarından seçilerek Selanik'e gönderilmiştir. Böylelikle Evin bütün odaları eski şekline göre ayrı ayrı değerlendirilmiş 10 Kasım 1953 günü törenle ziyarete açılmıştır. 

Bugün Müze olarak ziyarete açık bulunan Selanik'teki Atatürk Evi, Selanik Başkonsolosluğumuzun da bulunduğu etrafı duvar parmaklıklarla çevrili bir bahçenin ana caddeye bakan köşesi üzerindedir. Ev üzeri tuğla çatılı, çıkartmalı, eski Türk evleri tipinde ve zemini ile birlikte üç katlıdır. Zemin kat üzerindeki birinci ve ikinci katlar dikdörtgen şeklinde kafesli pencerelerden ışık almaktadır. Eve caddeye açılan çift kanatlı kapısından girilir. 

Zemin Kat: Kapıdan tuğla döşemeli bir hole girilir. Sağdaki birinci oda, kiler, ikincisi mutfaktır. Kilerde mutfak eşyaları (Bakır kaplar, toprak testiler, çömlekler, balta, havan ve küpler, sandıklar) teşhir edilmektedir. Mutfakta dolap ve raflar vardır. Soldaki birinci oda (Hizmetçi odası), ikinci oda (Merdivenli Sofa) dır. Buradan birinci kata çıkılır. 

Birinci Kat: Buraya bahçedeki çıkartma taş merdivenle girildiği gibi zemin kattaki merdivenli Sofadan da girilmektedir. Girişte ahşap tavanlı geniş sofa vardır. Sofanın bahçeye bakan atlas perdeli üç penceresi önünde yastık ve işlemeli yaygılarla döşenmiş bir sediri bulunmaktadır. Sofanın orasında yuvarlak ahşap bir masa durmaktadır. Sofanın bahçe girişinde, sağda (Misafir odası) ve bu odadan geçilen küçük bir (Sandık odası) bulunmaktadır. Misafir odası, kadife koltuk ve kanepeler, atlas perde, aynalı komodin, bakır mangal ve sehpalarla döşenmiştir. Duvarda ibrişim işleme bir yazı levhası, bir duvar saati asılıdır. 

Soldaki birinci küçük oda (mutfak) tır. Burada ocaklar ve çeşitli mutfak eşyaları yer almaktadır. İkinci oda Yatak odasıdır. Odanın bir köşesinde , çift kişilik demir bir karyola bulunmaktadır. Yatağın baş uçundaki duvarda, gümüş kılaptanlı, kırmızı atlas cüz kasesi içerisinde bir Kur'an-ı Kerim ve bir levha asılı, Levhada Fetih Süresinin ilk ayeti olan (inna fetehnaleke fethan mübina) yazılı. Karyolanın önünde pirinç bir mangal, caddeye, bakan atlas perdeli pencereler boyunca da döşenmiş bir sedir bulunmaktadır. 

İkinci Kat: Birinci katın sandık odası bitişiğindeki merdivenli sofadan ikinci kata çıkılır. Buradaki sedirli sofa da birinci kat sofasının aynı olup yalnız daha küçüktür. Girişte sağdaki alçı işleme tavanlı oda (çalışma odası) olarak yarılmıştır. Atatürk'ün doğduğu bu odada, Atatürk'ün tunç bir büstü ile, bir yazı masası, pirinç mangal, koltuklar yer almaktadır. Duvarlarda Atatürk'le ilgili levha ve tabaklar asılıdır. Sağdaki (Yatak odası) Atatürk Müzesi haline getirilmiştir. Vitrinlerde Atatürk'ün kullandığı elbiseler ve şahsi eşyaları görülür. Atatürk'ün hayatına ait fotoğraflarla, okul çağlarına ait belgeler sıralanmış, bir de küçük Atatürk kitaplığı kurulmuştur. Yatak odasının bitişiğinde tahta parmaklıklı bir teras mevcuttur. 

Selanik'teki Atatürk Evi'nin son onarımı, düzenleme ve sergilemesi 1981 yılında yapılmıştır. 

Ben size bu tarihi yapıyla ilgili kendi düşüncelerimden bahsedeyim. Burayı hep televizyonda ve okul kitaplarında görüyordum. Bu hayalim 2017 yılının Mayıs ayında gittiğim Balkan turu ile gerçeğe dönüştü. Kavala'da aldığımız kahvaltıdan sonra ikinci durak olan Selanik kentindeki Atatürk Evi Müzesi'ne gittim. Oraya gittiğimde ne göreyim iğne atsanız yere düşmüyor denecek boyutta bir kalabalık. 19 Mayıs olması dolayısıyla müze önünde hınca hınç bir kalabalık vardı. Bizi içeriye tek tek aldılar. İçeri girer girmez insanın tüyleri diken diken oluyor. Yani duygulanmamak elde değil, insanın gözleri doluyor adeta. Bende bu duyguyu yaşayanlardanım. Anlatılmaz yaşanır derler ya hani benimki de o misal. Buradan çıkardığımız ders ise Atatürk'ü kaybetsek bile hala kalbimizde olduğunu anlayabilmemizdir. Bende bunu gerçeğe dönüştürerek Atatürk'ü çok sevdiğimi dile getirmiş oldum. Yunanistan seyahatine giderseniz mutlaka burayı görün. Bu arada bir dipnot: Yunanistan'a girebilmek için Schengen Vizesi çıkartmanız gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beykoz'dan Bir Tarihi Eser: Hidiv Kasrı

  Size İstanbul'un belki de gezilecek en önemli gezi noktaları arasında gösterilen bir yapıdan bahsetmek istiyorum. Beykoz ilçesine bağl...